İlayı Kelimetullah veya Cihad

Şerefli bir ölüm... Hakiki mümin, izzetle ölmeyi zilletle yaşamaya tercih eder... Başımıza musallat olacak zalimlerin korkusuyla evlerimizde emniyetsiz ve huzursuz yaşamaktansa, izzetli ölmek bin defa daha yeğdir ve iyidir. Ama bu, izzeti, onuru olan ve Rabbin irfan deryasına dalan insanlar için böyledir. Yaşadığı hayatı mezar taşları gibi yaşayanlar, bundan birşey anlamayacaklardır.Aslında günahlarımızın daha başka şekilde temizlenmesi de çok zordur. İnsan hayata bir defa gelir ve hayat ötesi bütün saadetleri burada kazanır. Halbuki ömrümüz, günahlarla geçiyor. Çarşıda-pazarda gezen delikanlı, kaç defa bakıyor, kaç defa kalbine tuzak hazırlıyor, günde kaç defa ölüyor, kaç defa çirkefin içine girip çıkıyor, kaç defa çamura batıyor, kaç defa midesine haram indiriyor, kaç defa haram karşısında rükû ve secdeye gidiyor, kaç defa Rabbine karşı isyan bayrağı çekiyor, kaç defa Rasûl-i Ekrem’e saygıda kusur ediyor, kaç defa Kur’ân’ı inkâr etmekle küfre dalıp çıkıyor... Böylesine günahla dolmuş cesetlerin temizlenmesi için bir tek garantili yol vardır; o da şehadet!.. Bu duygu ve düşünce içinde bulunma, fırsat doğduğu zaman fevt etmeme, o muallâ mevkii kazanmak üzere Ebû Akil havası içinde çırpınma ve onu kazanmağa çalışma... Evet büyük İslâm dâvâsını omuzlayıp herkesin en büyük ideal ve gayesi budur ve bu olmalıdır. Şehadet, bizim arzumuzdur, aşkımızdır, tutkumuzdur... Hayatını, şiir ahengi içinde salihâtla geçirmiş bir insanın en son yapması gereken, hayatını şehâdetle kafiyelendirmesidir. Yaşanan hayat, o zaman daha bir değer ve kıymet kazanır ve oluşturduğu bereket yumağı, cennet bahçelerinde açıldıkça açılır. Zaten her iyi amelin cennette bir karşılığı vardır. Cennet ve cehennem bir bakıma insan amellerinin toplandığı havuzdur. İyi ve salih olan cennette, kötü ve çirkinler ise cehennemde toplanacaktır. Bu yönüyle biz, dünyada cennet ve cehennem dokuyan insanlar durumundayız.Hiç şüphesiz, iyi amellerin sertâcı şehâdettir. Şehâdet, hayatını Allah’a vakfetmiş bir insanın neticede ruhunu Allah’a bir müşahid edasıyla teslim etmesidir. Çünkü onun gözü daha dünyada iken açılmış ve öteleri daha dünyada iken müşahede etmiştir. Hayatını Allah’a vakfetmiş olmanın tûba meyvesini dünyada devşirmiştir şehid ve bu yönüyle insanlar arasında en seçkin talihlidir o.Yümünlü ve bereketli bir hayattan tam mânâsıyla kâm almak isteyen insan, ona mutlaka milletçe savaşı gerektiren durumlarda Allah için dökülen birkaç damla kan ilave etmeli ve şehid olmalıdır ki, istediğini en kâmil mânâda elde edebilmiş olsun. Neticesi şehâdet olmayan hayat, ne kadar dolu yaşanırsa yaşansın, yine de bir boşluk taşıyacaktır. Şehâdetten şöyle veya böyle nasibini almış bir hayat ise, boşluğu olmayan ve kafiyesini bulmuş şiir gibidir. Onda bir ahenk, sevimlilik ve nizam vardır. Sırlı bir anahtardır şehâdet, Göklerin ve yerlerin rahmet kapılarını ardına kadar açar o. Öyle ki, nebilerin bile hesap verdiği yerde, şehid, varıp ulaşmak istediği âlemlere doğru hiç hesap vermeden geçip gider. Dokunulmazlığı vardır şehidin. Kanlı gömleği ona geçiş üstünlüğü vermiştir.Ciddî mücadelelerin, büyük kavgaların devam ettiği bütün devirlerde, Allah’a imân eden her mümin, hayatının son kafiyesi hep şehâdet olsun istemiştir. Zaten, Efendimiz’in ifadesi içinde, Allah da böyle kullarını beğenir.Hadiste şöyle denilmektedir:"Allah (c.c) bir kulunu çok beğenir; bu kul, Allah yolunda cihada çıkmıştır. Arkadaşları bozguna uğramış olmasına rağmen, Allah’a olan iştiyakından ve O’nun yanında bulunanlara arzusun­dan dolayı tekrar mevzilenmiş ve bu uğurda kanını dökmüştür." Hadisin devamı da şöyledir: "Bu kulu Allah çok beğenir ve meleklerine göstererek, ’Bakın şu kuluma, döndü ve Benim uğrumda kanını döktü’ der." [1]<hr noshade color="#0066CC" align="left" width="75%" size="1">[1] Ebû Dâvûd, Cihâd, 38KUR’ÂN-I KERÎMACLÛNÎ, İsmâîl b. Muhammed; Keşfü’l-Hafâ ve Müzîlü’l- Elbâs,[Ta’lîk: &#8206;Ahmet Kalaş], I-II, Dâru’t-Türâs, (Kahire-Tarihsiz).&#8206;AHMED B. HANBEL, el-Müsned, I-VI, el-Mektebetü’l-İslâmî, 5. baskı, (Beyrut-&#8206;&#8206;1985).&#8206;ALİ el-MÜTTAKÎ, Alaüddin b. Hüsamiddîn el-Hindî, Kenzü’l-Ummâl, I-XVI, &#8206;Müessesetü’r-Risale, 5. baskı, (Beyrut-1985).&#8206;BEDİÜZZAMAN, Said Nursi, Tarihçe-i Hayat, Sözler Yayınevi, 3. baskı, &#8206;&#8206;(İstanbul-1990).&#8206;BEYHAKÎ, Ahmed b. el-Huseyn, Delâilü’n-Nübüvve, I-VII, Dâru’l-Kütübi’l-&#8206;İlmiyye, 1. baskı, (Beyrut-1985).&#8206;BUHÂRÎ, Muhammed b. İsmâil, Sahîhu’l-Buhârî, I-VIII, el-Mektebetü’l-&#8206;İslâmiyye, (İstanbul-1979).&#8206;EBU DÂVUD, Süleyman b. Eş’as es-Sicistânî, es-Sünen, I-IV, el-Mektebetü’l-&#8206;İslâmiyye, (İstanbul-Tarihsiz).&#8206;EBU NUAYM, Ahmed b. Abdillâh el-İsbehânî, Hilyetü’l-Evliyâ ve Tabakâtü’l-&#8206;Asfiyâ, I-X, Daru’l-Kitâbi’l-Arabî, 5. baskı, (Beyrut-1987).&#8206;GAZÂLÎ, Muhammed b. Muhammed, İhyâu Ulûmi’d-Dîn, I-V, Dâru Nehri’n-&#8206;Nil, (Kâhire-Tarihsiz).&#8206;HÂKİM en-NEYSÂBÛRÎ, el-Müstedrek Ale’s-Sahîhayn, I-IV, Dâru’l-Ma’rife, &#8206;&#8206;(Beyrut-Tarihsiz).&#8206;HEYSEMÎ, Ali b. Ebî Bekr, Mecmeu’z-Zevâid ve Menbeu’l-Fevâid, I-X, Dâru’l-&#8206;Kitâbi’l-Arabî, (Beyrut-1967).&#8206;İBNÜ’L-CEVZÎ, Ebu’l-Ferec Abdurrahman, Sıfatü’s-Safve, I-II, Dâru İbn &#8206;Haldun, 1. baskı, (İskenderiyye-1994).&#8206;İBN EBÎ ŞEYBE, Abdullah b. Muhammed; el-Musannef, I-VII, Dâru’t-Tâc, 1. &#8206;baskı, (Beyrut-1989).&#8206;İBNÜ’L-ESÎR, Ebû Hasen Ali b. Muhammed el-Cezerî; Üsdü’l-Ğâbe fî &#8206;Ma’rifeti’s-Sahâbe, I-VII, Kitâbü’ş-Şuab, (1970).&#8206;İBNÜ’L-ESÎR, Ebû Hasen Ali b. Muhammed el-Cezerî; el-Kâmil fi’t-Târîh, I-&#8206;XII, Dâru Sâdir, (Beyrut-Tarihsiz).&#8206;İBN HACER, Ahmed b. Ali el-Askalânî; el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, I-IV, &#8206;Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 1. baskı, (Beyrut-h.1328).&#8206;İBNÜ’L-HİŞÂM; es-Sîratü’n-Nebeviyye, I-IV, Dâru’l-Kalem, (Beyrut-Tarihsiz).&#8206;İBN KESÎR, Ebu’l-Fidâ’ İsmâîl; el-Bidâye ve’n-Nihâye, Dâru’l-Kütübi’l-&#8206;İlmiyye, (Beyrut-1988).&#8206;İBN KESÎR, Ebu’l-Fidâ’ İsmâîl; Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, I-VIII, Dâru &#8206;Kahramân, (İstanbul-1985).&#8206;İBN MÂCE, Muhammed b. Yezîd; es-Sünen, I-II, Dâru İhyâi Kütübi’l-Arabî, &#8206;&#8206;(Mısır-1952).&#8206;İBN SA’D; et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-VIII, Dâru Sâdir, (Beyrut-1960).&#8206;KANDEHLEVÎ, Muhammed Yûsuf; Hayâtü’s-Sahâbe, I-III, Dâru’l-Kalem, 2. &#8206;baskı, (Dimaşk-1983).&#8206;MÜNZİRÎ, Abdülazîz; et-Terğîb ve’t-Terhîb, I-V, Mektebetü Pamuk, (İstanbul-&#8206;Tarihsiz).&#8206;MÜSLİM, Ebu’l-Huseyn el-Haccâc el-Neysâbûrî; Sahîhu Müslim, I-V, el-&#8206;Mektebetü’l-İslâmiyye, (İstanbul-1955).&#8206;NESÂÎ, Ahmed b. Şuayb; es-Sünen, I-VIII, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, &#8206;&#8206;(Beyrut-Tarihsiz).&#8206;SUYÛTÎ, Celâlüddin; ed-Dürrü’l-Mensûr fi’t-Tefsîri bi’l-Me’sûr, I-VIII, Dâru’l-&#8206;Fikr, (Beyrut-1983).&#8206;TABERÎ, Muhammed b. Cerîr; Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, I-XXX, &#8206;Şeriketü Mektebe, (1968).&#8206;TİRMİZÎ, Muhammed b. Îsâ; el-Câmiu’s-Sahîh, I-V, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-&#8206;Arabî, (Beyrut-1938).&#8206;VÂKİDÎ, Muhammed b. ÖMER; Kitâbü’l-Meğâzî, I-III, Âlemü’l-Kütüb, 3. &#8206;baskı, (Beyrut-1984).&#8206;

İlayı Kelimetullah veya Cihad

Sonuç ve Bibliyografya